Nakşibendî
yolunda sülük eden sâliklerin bu usulleri ezberlemeleri, anlamaları ve
ifade ettikleri manalara göre amel etmeleri gerekir. Bilindiği gibi bu
yüce tarikat, Maveraünnehir beldelerinde ortaya çıktı ve orada yayılarak
şöhret buldu. O beldelerde bulunan halkın büyük çoğunluğu Farsça konuşurlardı. Bu sebepten dolayı söz konusu terimler de Farsça olarak anılır
1) Vukûf-ı Zamanî
Anlamı; her an kendini yoklamak ve zamanı iyi değerlendirmektir. Müridin zamanı çok iyi değerlendirmesidir.
2) Vukûf-ı Adedî
Anlamı; zikir sayısına dikkat etmek ve uymaktır. Dersin adedi ve gerçek manası düşünülmelidir.
3) Vukûf-ı Kalbî
Anlamı; kalbin daima zikr-i ilâhî ile meşgul olmasıyla kalbin kontrol edilebilmesidir. Kalbi uyanık tutmak gerekir.
4) Hûş der-dem
Anlamı her alınan ve verilen nefeste manen uyanık bulunmaktır. Nefes alıp verirken, gaflette olmamak..
5) Nâzar ber-kadem
Anlamı Gözün ayak ucuna bakarak yürünmesi, fuzûli (boş) bakışlardan muhafazasıdır. Başkasına değil, kendine bakmalıdır..
6) Sefer der-vatan
Halktan ayrılıp Hakk'a gitmesidir.
7) Halvet der-encümen
Halk içinde de olsa, halvet hali olmalıdır.
8) Yâd kerd
Anlamı;
kalbin zakir hale gelmesi, yani dil ve kalp zikrini birleştirmektir.
Şeyhin verdiği zikri, kalb ve dil ile daima tekrarlamak.
9) Bâz geşt
Anlamı; matlub ve maksudun ancak Allah rızası olmasıdır. Zikirle Allah'a dönüş, vuslât düşünülmelidir.
10) Nigâh-daşt
Anlamı; nefsani ve şeytani vesveselerden korunmaktır. Kalbi zararlı düşüncelerden korumak.
11) Yâd-daşt
Anlamı; kendini daima Allah'ın huzurunda bilmektir. Masivâyı bırakarak, sadece Allah'ı düşünmektir.