Yanlış Anlaşılan Rabıta

Rabıta, Yüce Kur’an’da emredilen tefekkürün bir çeşidi, murakabenin bir bölümü, Allah mu-habbetinin bir parçasıdır.

Rabıtayı inkar veya terkedenler şunu sorarlar: “Niçin bir insanı düşünüyoruz da Allahu Tealâ’yı düşünmüyoruz? İnsanı düşünmenin kazancı nedir?”

Bu soruya kesin bir cevap vermeliyiz. Çünkü soruyu sorunların endişesi şudur: Allah’ı bırakıp da insan veya başka bir varlığı düşünmek ilahi muhabbeti zedeler, böyle bir şey şirke girer.

Önce, Ehl-i Sünnet akidesiyle ile ilgili şu gerçekleri hatırlatalım: Allahu Tealâ hayal ile düşünülmekten münezzehtir, uzaktır. O, akılla düşünülemez, fikirle tefekkür edilemez, herhangi bir şeye benzetilemez. (el-Maturidi, Taftazânî, Gazzâlî) Her ne ki hayale gelir, o, Allah değildir. (Şa’rânî)

Şu halde düşünmek için Allahu Tealâ’nın Yüce Zatını seçemeyiz. Hem, Allahu Tealâ’nın zatını düşünmek yasaklanmıştır. Hz. Peygamber (A.S.), bunun hüküm ve sebebini şöyle belirtmiştir:

“Allah Tealâ’nın zatını tefekkür etmeyiniz. O’nun nimet ve yarattıklarını düşününüz. Çünkü siz, Allah’ın zatını düşünmeye güç yetiremezsiniz.” (Ebu Nuaym, Elbanî)

Durum böyle olunca, düşünecek kimse Allahu Tealâ’nın yarattığı varlıkları düşünmek zorundadır. İbret almak isteyen, varlıklara bakmalıdır. Düşünerek zikre ulaşmak isteyen kim-se, yaratılmış bir varlık üzerindeki ilahi tecel-lileri düşünerek Allah’ı zikre geçmelidir. Allah Tealâ, alemdeki her şeyi, kendi varlığına, birliği-ne ve yüce rahmetine birer ayet ve alamet yapmıştır.

Bütün alem, düşünülsün ve içindeki rahmet görülsün diye yaratılmıştır. Bu varlıkları düşünenler onların içindeki ilahi kudreti görür, rahmeti anlar. Anlayan hayran olur, imanı artar, kalbi sevgiyle dolar. Tefekkürün sonucu, Allah’a muhabbet ve teslimiyettir.